Ajans France Press ile Röportaj

Geçtiğimiz hafta Ajans France Press tarafından yazılı gönderilen sorulara verdiğimiz cevaplar France24 haber kanalında yayınlandı. Sorular ve verdiğimiz cevaplar şöyledir;

  1. SADAT LinkedIn profilinizde, İslam ülkeleri arasında askeri ve savunma iş birliğini kurmayı, kendi kendine yeterliliği sağlamayı hedeflediğiniz belirtilmektedir. Niçin bunu amaçlıyorsunuz?

Cevap

SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli olmuş asker personel tarafından kurulmuştur. Bu askeri uzmanlar BM üyesi yaklaşık 60 ülkenin, savunma ve savunma sanayi konusunda uluslararası standartların çok altında olduklarının bilincinde olarak bu ülkelere savunma ve güvenlik alanında danışmanlık, eğitim ve donatım hizmetleri sunmayı mesleki birikim ve uzmanlıklarını değerlendirmenin en verimli yolu olacağını değerlendirdiler.2011 yılı sonunda şirketi kurmak üzere resmi başvurularını yaptıklarında normalde birkaç gün olan şirket kurma prosedürleri yasal mevzuatların incelenerek mümkün olup olmadığını ve işin yasal sınırlar içinde kalması için gerekli çalışmaların yürütülmesi birkaç ay sürüyor ve şirket tüzüğünde bazı düzeltmeler yapıldıktan sonra Şubat 2012’de kurulmasına onay veriliyor.

Şirketimiz tüzüğünde yazdığı ve web sitemizde açıkça ilan ettiğimiz gibi, BM’lerce tanınmış diğer ülkelerin Silahlı Kuvvetler ve Polis Teşkilatlarına savunma ve güvenlik alanında stratejik danışmanlık, reorganizasyon, modernizasyon, özel eğitimler ve donatım hizmetleri sunmaktadır.

Şirketimiz basında çıkan tüm haberlerin aksine know-how transferi türü teknik çalışmalar yürütmektedir. 10 yıla yaklaşan ömründe şirketimiz önemli projelere imza atmış bulunuyor.

Örnek olarak anahtar teslim Askeri Standardizasyon ve Metroloji Merkezi kurulması konusunda ciddi bir alt yapıya sahibiz ve onlarca ülkenin buna ihtiyacı bulunmakta. Sadece bu konuda bile yıllarca çalışsak başımızı kaşımaya vakit bulamayız.

Bildiğiniz üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin Özel Kuvvetleri dünya sıralamasında en önde gelmektedir. Bu bilgi ve deneyim birikimini de ihtiyaç duyan ülkelere transfer etmek de önemli bir iş kolu olarak ürün yelpazemizde yerini almaktadır.

  1. SADAT’ın bazıları tarafından Türkiye’nin “özel ordusu” veya “gizli silahlı kuvvetleri” olarak tanımlanmasına katılıyor musunuz? Çatışma bölgelerine gönderdiğiniz kendi silahlı askeri birlikleriniz var mı?

SADAT Savunmanın silahlı bir gücü yoktur. Şirketimiz güvenlik gücü değildir. Paralı asker organizasyonu olmakla hiçbir ilgisi yoktur. Çatışma bölgelerinde hiç yer almadığımız gibi gelecekte de yer almak gibi bir düşüncemiz bulunmamaktadır. Şirketimiz know-how transferi şeklinde teknik ve katma değeri çok yüksek çalışmalar yürütmektedir. Taşeronluk hizmeti (lejyonerlik gibi) vermemekteyiz.

İddia sahiplerinin kuru iddiaları delillerle ispatlaması gerekmez mi? 10 yıllık geçmişi olan bir şirketin yasa dışı faaliyetleri varsa mutlaka bunun finansal, lojistik vb delilleri bulunur. Uzay çağında şirketimizin hiçbir iz bırakmadan küresel operasyonlar yürütüp ispatlanamaması fakat medya köşelerinde dedikodu malzemesi olması sizce de çok komik değil mi? Gerçekten küresel güçleri ekecek kadar profesyonel olduğumuzu mu düşünüyorsunuz? Kimsenin keşfedemediği yöntemler mi geliştirdik yani? Bu tamamen komplo teorisine dönüştü artık.

  1. Türk hükümetiyle ilişkileriniz nelerdir? Bazıları, Cumhurbaşkanlığı, Savunma Bakanlığı veya MİT’in talimatları altında faaliyet gösterdiğinizi öne sürüyor. Durum bu şekilde mi yoksa operasyonlarınız devletlerden tamamen bağımsız mı?

SADAT A.Ş.; ULUSLARARASI alanda, Türkiye’ye Dost ve Müttefik Müslüman ülkelerin Silahlı kuvvetlerine ve Emniyet teşkilâtına, ülkelerinin Savunması, Emniyet ve asayişinin temini için DANIŞMANLIK, ELEMANLARINA EĞİTİM ve İHTİYAÇ DUYDUĞU Silah, Malzeme ve Teçhizatı ile ilgili DONATIM HİZMETİ veren SAVUNMA, SANAYİ, İNŞAAT VE TİCARET Anonim Şirketidir.

SADAT A.Ş. Ülkemiz adına Dost ve müttefik ülkeler için SAVUNMA VE SAVUNMA SANAYİ ALANINDA HİZMET SEKTÖRÜNÜN oluşmasına öncülük etmek üzere kurulmuş bir şirkettir.

Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş olan SADAT A.Ş.; Tüzüğünde yazılı faaliyetleri Milli ve uluslararası mevzuata göre kontrole tabi savunma ve savunma sanayi ürünlerinin üretim ve ihracatına konulan kontrol sistemine uygun olarak, Milli Mevzuatımız olan 5201 ve 5202 sayılı kanunların hükümlerine uygun hareket ettiği için, SADAT A.Ş.’den hizmet talep eden ülkelerden aldığı SON KULLANICI BELGELERİNİ Milli Savunma Bakanlığımızın bilgilerine sunmaktadır. Onay alınmasını müteakip hizmet veya savunma sanayi ürününü ihraç etmektedir. Bu prosedürün dışında MSB’lığı, Dışişleri Bakanlığı, MİT ve bir başka kurum ve makamdan görev ve destek almamaktadır.

  1. Özellikle Libya ve Dağlık Karabağ başta olmak üzere son çatışmalarda eğer bir ilişkiniz varsa nasıl bir rol oynadınız? ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı bir değerlendirmede, SADAT’ın “hem UMH’ye bağlı milisleri hem de Suriyeli savaşçıları eğitmek için” Trablus’a askeri eğitmenler görevlendirip gönderdiği belirtildi. Bu doğru mu?

Şirketimiz Suriye, Libya veya Azerbaycan’da hiç bulunmamıştır. ABD Savunma, Dışişleri bakanlıları ile BM Güvenlik Kurulu Libya Yaptırımlarını İnceleme kurullarının çeşitli raporlarında ABD şirketleri hakkında tek satır yer almazken, SADAT hakkında basında çıkan birkaç yakıştırma haberi alıntılayıp gerçekmiş gibi lanse ediyorlar. Fakat aynı raporlarda örneğin Rus Wagner şirketinin faaliyetleri hakkında para transferlerinin, lojistik transferlerin belgeli, fotoğraflı delilleri ile görevlilerinin isimlerini içeren pasaport ve kredi kartı harcaması detaylarına kadar yer alıyor. Gerçekten SADAT Savunma UMH veya Suriyeli savaşçılara eğitim verdi ise Wagner’in delillerini yayınlayan ABD SADAT ile ilgili belgelerini bizi çok sevdiğinden mi yayınlamıyor?

Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri sınır dışı operasyonları yürütmek için herhangi bir dış kaynak kullanmasına gerek kalmaksızın yeterli imkan ve kabiliyete sahiptir. Şirketimizden bu tür bir hizmet satın almaya ihtiyacı olduğunu düşünmüyoruz.

  1. SADAT’ın LinkedIn profilinde donatım hizmeti sağladığınız belirtilmektedir. Malzemelerin ne tür olduğunu ve nereden geldiğini söyleyebilir misiniz?

SADAT Savunma anahtar teslim projelere sahiptir. Reorganizasyon ve modernizasyon hizmetlerimiz kapsamında yürüttüğümüz projeler kapsamında donatım hizmetleri de gerekmektedir. Bu bazen bilgisayar yazılımları, bazen bilişim sistemleri gibi alt yapı ekipmanları olabiliyor. Bazen kişisel donanımlar bazen de kurumsal donanımlar olabilmektedir. Türk Savunma Sanayi firmaları son 20 yılda ciddi teknolojik ilerlemeler kaydettiler ve uluslararası standartların üzerinde ürünler üretmekteler. Donatım hizmetlerimizde yerli üretimin uluslararası pazarda yer almasına öncelik veriyoruz.

  1. Suriye’de halihazırda bir varlığınız bulunuyor mu? Bazı raporlarda SADAT’ın “Suriyeli vekilleri güçleri” eğittiği öne sürülmektedir. Böyle bir durum söz konusu mu?

Suriye’de geçmişte veya günümüzde varlığımız bulunmamaktadır. Suriyeli savaşçılara hiç eğitim vermedik, silah veya mühimmat satmadık. Çatışma bölgelerinde bulunmaktan özellikle kaçınıyoruz. Unutmadan, Suriye’ye dönük danışmanlık hizmeti de sunmadık.

  1. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu SADAT’ın Kabil havaalanının güvenliğini sağlamak için yüklenici firma olabileceğini öne sürmüştü. Böyle bir rolü üstlenmek ister miydiniz? Türk, Afgan, Katar, ABD veya diğer yetkililerle bu konuda resmi bir görüşme yaptınız mı?

Dışişleri Bakanımızın bu konuda şirketimizin adını andığını duymadık. Afganistan ile ilgili yaptığı bir açıklamada “...Özellikle havaalanının içinde güvenliğin tesis edilmesi gerekiyor. Bu konuda uzman şirketler de var. Bavulların taranması, insanların cihazdan geçirilmesi gibi işlemlerin yapılması konusunda herkesin güvenebileceği şekilde burada tedbirlerin alınması gerekiyor" ifadesini kullanmıştır. SADAT’ı kastetmiş olduğunu düşünmedik. Şirketimize resmi veya gayrı resmi bir talep ulaşmamıştır. Böyle bir işe talip de olmadık, olmayı da düşünmüyoruz. Çünkü SADAT Özel Güvenlik şirketi değildir. Ancak, Hava Alanının güvenliğini sağlayacak sivil ve askeri birimlere danışmanlık ve eğitim hizmeti verebilir.

  1. Danışmanlık, askeri eğitim veya diğer hizmetler verdiğiniz ülkeleri sayabilir misiniz? Bazı raporlarda da belirtildiği gibi Afrika’ya açılmak gibi bir fikriniz var mı?

Takdir edersiniz ki devletlerin en mahrem konuları savunma ve güvenlik yapılanmalarıdır. Zayıf ve güçlü yönlerinin bilinmesi ciddi sorunlar oluşturabilir. Dolayısıyla çalıştığımız ülkelerle önce gizlilik sözleşmesi imzalamaktayız. Kendileri tarafından açıklanmadığı sürece hangi ülkeye hangi hizmetlerimizi sunduğumuzu açıklama imkanımız yoktur. Afrika da dahil olmak üzere her kıtada faaliyet göstermekteyiz. Şirketimiz uluslararası alanda faaliyet yürütmek üzere kurulmuştur.

Belki benim sormadığım veya gündeme getiremediğim sorular veya daha ayrıntılı olarak açıklamak isteyeceğiniz konular vardır. Lütfen eklemek istedikleriniz varsa onları da ekleyip bana bildirebilirsiniz. Müsait olursanız ve AFP ekibiyle yüz yüze görüşme imkânı isterseniz bir video röportajı da ayarlayabiliriz.

Tüm merak ettiklerinizi yanıtladığımızı düşünüyoruz fakat resmin bütününü de görmekte fayda vardır. Şöyleki;

ABD Ortadoğu’yu ele geçirmek için, 1970lerde Soğuk Savaş döneminde birçok ülkede bazı yapılar oluşturdu. Türkiye örneğinden devam edersek bu yapıların bazısı etnik ayrımcılık temelli, bazısı ılımlı İslamcı, bazısı radikal İslamcı, bazısı komünizmi savunan gruplar şeklinde oluşturulduğunu görüyoruz. Türkiye’de ABD kontrolündeki bu gruplardan Dinler Arası Diyalog yanlısı Fethullah Gülen grubu 1980lerin ortasına doğru tüm kamu kurumlarına taraftarlarını sokmaya başladı. Devletin İstihbarat birimleri tarafından raporlanmaya başlayınca 90ların başında bu örgütün devlet içinden tasfiyesi için İrtica ile mücadele adı altında çalışma başlatıldı. Fakat tasfiye edilmesi gereken Gülen grubu çok başarılı bir şekilde kamufle olurken tam aksine vatansever ve örgütlü olmayan ama Gülen grubuna dahil olmayı reddeden kesimler kamu kurumlarındaki görevlerinden devlet eliyle çıkarıldılar ve boşalan kadrolar da Gülen grubunun eline geçti.

Şirketimizin kurucu başkanı Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi işte bu dönemde Gülen grubuna katılmayı reddetmesi sebebiyle 1996 yılında emekliye sevk edildi. Adnan Tanrıverdi 2004 yılında 4 yıl önce kurulan “Adaleti Savunanlar Derneği” isimli ordudan haksız yere uzaklaştırılmaları nedeniyle, mağdur olan askerlerce kurulan ASDER’in başına geçti.

Bu dönemde yürütülen çalışmalar neticesinde Gülen grubuna dahil olan ve TSK içinde yerleşmiş yapıyı deşifre edecek önemli bilgileri yazdığı makalelerde kamuoyu ile paylaşmaya başladı. Devletin ilgili birimleri de bu bilgileri kullandı. Devletin Kurumları içinde paralel yapılanma modeli ile yerleşmiş Gülen grubu bu paylaşımlardan rahatsız oldu ve Adnan Tanrıverdi’ye en başından beri cephe aldı.

Gülen grubu 15 Temmuz 2016 tarihinde ABD’nin kontrolünde Türkiye’yi işgale kalkışarak terör örgütü olduğunu tescilledi. Bu tarih itibarı ile FETÖ/PDY (Fethullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması) adı ile anılmaya başlandı. Bu örgüte mensub olanlar tüm kamu kurumlarından tasfiye edilmeye başlandı. Em Tuğg Adnan Tanrıverdi’nin o döneme kadar yürüttüğü çalışmaların ne kadar isabetli olduğunu takdir eden sayın Cumhurbaşkanımız Adnan Tanrıverdi’yi Savunma ve Güvenlik konularında Başdanışmanlığa ve akabinde Cumhurbaşkanlığına bağlı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyeliğine atamıştır. Adnan Tanrıverdi’nin 1984’te görev yaptığı Özel Harp Dairesi döneminden beri savunduğu Terörle Kaynağında mücadele konseptine Türkiye 2016’dan sonra geçmiş bulunmaktadır. Terörle Kaynağında Mücadele Konsepti kapsamında Türkiye 2016’dan itibaren sınır ötesi operasyonlar yapmaktadır. Bu konsept değişikliği sayesinde ABD bugün Irak ve Suriye’den geri çekilerek askeri üslerini Yunanistan’a ve Bulgaristan’a kaydırmaktadır. Türkiye içindeki hain yapılanma temizlendikçe kendisinden yardım eli bekleyen dost ve müttefik ülkelere de elini uzatır hale gelmiştir. Bugün Suriye, Libya, Afganistan, Azerbaycan operasyonlarını başarıyla icra eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin arkasındaki siyasi iradeyi doğru okuyabildiğinizde, binlerce kilometre uzaktan gelip bu bölgelerin kaynaklarını kullanma yetkisini kendinde gören ülkelerin, Cumhurbaşkanımıza ve ona başdanışmanlık yapmış Adnan Tanrıverdi’ye niçin suç isnat etmek için yalan haberler çıkardıklarını daha iyi anlayabileceğinizi zannediyorum.

Adnan Tanrıverdi bugün 80 yaşına merdiven dayamış olmasına ve kendisine tevdi edilen aktif görevinden ayrılmasına rağmen halen küresel barışa katkı sunmak amacıyla İslam Ülkelerinin AB benzeri bir çatı altında toplanması amacıyla sivil toplum çalışmaları yürütmeye devam etmektedir.

Özetle, Adnan Tanrıverdi’nin Türkiye’nin Terörle Mücadele Konseptinin değişmesinde oynadığı aktif rol, FETÖ’nün tasfiyesinde oynadığı aktif rol ve kurduğu SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin müşteri portföyünde yer alan ülkelerde gözü olan küresel güçlerin hareket alanlarına hiç de hesapta olmayan bir aktör olarak girişi gibi faktörlerin, aleyhinde oluşturulan dezenformasyonun sebebini açıkladığını düşünüyoruz.

Hizmetlerimiz hakkında ve ihtiyaçlarınız ile ilgili detaylı bilgi edinmek için bizimle iletişime geçin...

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Ürünlerimiz ve Hizmetlerimiz hakkında bilgi almak için tıklayınız.

Whatsapp İletişim Hattı